Ana sayfa GÜNDEM Animasyona Değer Katan Sanatçı: Burak Balkan

Animasyona Değer Katan Sanatçı: Burak Balkan

0

Öğr. Gör. Tijen PAL, VCD

Türkiye’de VFX’in öncü ismi Burak Balkan’dan, usta yönetmenler ile yaptığı çalışmaların yanı sıra görsel efektin bugünü ve geleceğine dair geniş bir yelpazedeki görüş ve tecrübelerini dinledik.

Burak Balkan kimdir ve meslekteki tarihçesi nedir?

1972 yılında İstanbul’da doğdum. Eğitim hayatımın çoğuna İstanbul’da devam ettim. 1990 yılında Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Grafik Bölümü’nü kazandım. 4 yıllık sanat ve grafik eğitiminin ardından 1994 yılında mezun oldum. 1995’ten sonra eğitimime İngiltere’de devam ederek, De Montfort Üniversitesi’nde Multimedia Design yüksek lisansı yaptım. 1997’de diplomamı alarak mezun oldum ve İstanbul’a döndüm. 1997 yılında IMAJ’da işe başladım. 3D animasyon ve efekt sanatçısı olarak başladığım kariyerime, daha sonra compositing de ekledim. Sayısını hatırlayamayacağım kadar çok reklam, sinema filmi, müzik videosu gibi işlerde görsel efekt sanatçısı ve süpervizörü olarak yer aldım. 2008 yılında, usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan’nın Üç Maymun Filmi’yle, Altın Portakal En İyi Görsel Efekt ödülüne layık görüldüm. Halen bir çok reklam ve sinema filminde, görsel efekt sanatçısı olarak katkılarıma devam ediyorum. Ayrıca son yıllarda, gelen talepler doğrultusunda, bazı reklam filmlerinin de yönetmenliğini üstleniyorum.

Eliniz hangi projelere değdi, sizin için en özel olanlar hangileri?

Yaptığım işler genelde iki bölüme ayrılıyor: Sinema ve reklam filmleri. Tabi ki reklam bunların içinde daha ağırlıkta. Ama benim için özel olanlar sinema filmleri. Çünkü daha kalıcı oluyorlar. Reklam filminin ömrü en fazla bir-iki ay… Bazen 1 hafta. Sinemanın bir sanat dalı olduğunu düşünecek olursak, bu projelerde yer almak elbette ki daha motive edici oluyor. Nuri Bilge Ceylan, Reha Erdem, Ferzan Özpetek gibi uluslararası duayen yönetmenlerin filmlerinde yer almak beni çok heyecanlandırır. İklimler, Bir Zamanlar Anadolu’da, Üç Maymun, Ahlat Ağacı, Jin, Kosmos, Kaç Para Kaç, İstanbul Kırmızısı gibi filmler, efektlerini yaptığım, benim için çok anlamlı ve önemli filmlerdir. Ayrıca Yılmaz Erdoğan’nın Ekşi Elmalar filmine yaptığımız post-prodüksiyon çalışması da, son yıllarda Türkiye’de yapılan en fazla görsel efekt sahneli işlerden bir tanesidir. Bu filmin de benim için ayrı bir yeri vardır. Ama tabi ki çalışmaktan çok keyif aldığım ve hatta kalıcı olan reklam filmleri de oldu. Yapı Kredi Vadaa’ları bunlardan bir tanesi. Ayrıca Jaguar’lı Eti Karam reklamları, Kelly Brook’un oynadığı AXE Apollo reklamı, Rock şarkıcısı Courtney Love’ın müzik klibi gibi.

Yaptığınız işin süreçleri nedir? Teknik bilgi, yaratıcılık, özgürlük, sabır oranları nedir?

Biz post-prodüksiyon olduğumuz için, prodüksiyon sürecinin son aşamasında yer alıyoruz. Çekim sonrasıyla, yayın arasındaki kritik süreç. Bunun içinde kurgu, renk düzeltme, görsel efekt, seslendirme, müzik, ses tasarımı gibi çok önemli süreçler var. Bu süreçlerin hepsi çok iyi bir teknik bilgi dışında, yaratıcılık ve yetenek gerektiriyor. Kendi uzmanlığım olan görsel efektten bahsedecek olursak, her şeyden önce iyi ve eğitimli bir gözünüz olması lazım. Üstlendiğimiz roller zaman zaman değişebiliyor. Bazen çok yaratıcı olmanız gerekirken, bazen de teknik bir problem çözmeniz ve tecrübeyle güçlendirilmiş pratik zekanızı kullanmanız gerekiyor. Çünkü çekimlerde ve film setlerinde her şey yolunda gitmeyebiliyor. Kadraja giren, unutulan veya zamansal sebeplerden dolayı yapılamayan aksaklıklar da sonradan görsel efekt aşamasının bir parçası oluyor. Çekim sonrası aşamaları, kronolojik bir akışa koymak gerekirse ideali, kurgu, görsel efekt, renk düzeltme, müzik, ses tasarımı ve yayın kopyası (dct master) şeklinde olurdu. Ama maalesef ardıl süreçlerinin çok kısa olması dolayısıyla bu süreçler çoğunlukla iç içe geçmiş durumda.

VFX’in Türkiye’de durumu nedir?

Benim bu işe ilk başladığım zamanlarda (1997), Türk artistler nerdeyse yok denecek kadar azdı. Bu iş çoğunlukla yurt dışından gelen yabancılar tarafından yapılırdı. Çalıştığım stüdyo ortamında İngiliz ve Fransız artistler çoğunluktaydı. Dolayısıyla benim ustalarım da onlardı. Bu dönemde bu önemli bir şanstı benim için çünkü internet o kadar yaygın değildi. Youtube eğitim videoları henüz yok denecek kadar azdı. Bu işin eğitimini almak için yurt dışına gidip çok yüklü kurs bedelleri ödemek gerekiyordu. O yüzden benim, onların içinde yetişmiş olmam bir şanstı diyebilirim. Zaman içerisinde onlardan öğrendiklerimizi ekipteki diğer arkadaşlarımıza da aktardıkça, usta çırak ilişkisiyle bu sektörde Türk artistler yetişti ve artık yabancılara ihtiyaç duymaz duruma geldik. Şu an çoğunlukla yerli artistler tarafından yapılıyor bu iş. Günümüzde yurt dışıyla burayı kıyaslamak biraz anlamsız olur. Çünkü Amerikan sinemasının bütçeleriyle buradakiler arasında büyük uçurumlar var. Bir dev prodüksiyonlu Marvel filminde tahmini 500 kişi çalışıyorsa, en büyük bütçeli yerli yapım bir sinema filminde çalışan sayısı 30’u geçmiyor. Bir Amerikan filminin görsel efektleri dünyanın bir çok farklı şehrindeki post şirketlerinde temin ediliyorsa, Türkiye’de sadece bir şirket çatısı altında yapılıyor.

Ama bu buradaki artistlerin daha yeteneksiz veya yetersiz olduğu anlamına kesinlikle gelmiyor. Tam tersine, bizim doğamız gereği, bir çok alanda uzmanlaşmış ve çok kısa son gönderim tarihleriyle iş bitiren bir sistemin içinde olduğumuz için daha da becerikliyiz desem abartmış olmam. Bu tamamen sektörün hacmiyle doğru orantılı bir şey.

“Tabii bir diğer trajik durumsa Türkiye’de görsel efekt ödülünün hiç bir sinema festivalinde önemsenmemesi, hatta olmaması.”

Önemi anlaşıldı mı?

Görsel efektin önemi dünyada henüz yeni anlaşıldığı için Türkiye bu konuda henüz geride. Bu süreç Life of Pie filminin En iyi görsel efekt Oscar’ı aldıktan sonra, başarılı post prodüksiyon şirketi Rhythm & Hues Stüdyosu’nun iflas etmesi ve VFX çalışanlarının Los Angeles Dolby Theatre’ın önünde bunu protesto etmelerinden sonra biraz daha dikkatleri buraya çekmesini sağladı. Filmin çok büyük bir bölümünün yeşil perdede çekilmesi, VFX sanatçılarına ne kadar iş düştüğünü ve filmin başarısında ne kadar önemli bir rol oynadıklarını gösterdi. Tabii bir diğer trajik durumsa Türkiye’de görsel efekt ödülünün hiç bir sinema festivalinde önemsenmemesi, hatta olmaması. Aynı şekilde Kristal Elma yaratıcılık festivalinde de animasyon kategorisi olmasına rağmen bu ödülün animasyon şirketi tarafından değil ajanslar tarafından alınması. Bunların zaman içerisinde düzeleceğine inanıyorum.

Küresel anlamda nasıl bir noktadayız?

Türk sinema sektörü için çok umutlu olmasam da, dizi sektörü çok daha hızlı gelişiyor. Yabancı dizilerin kalitesine yaklaştık. Tabi ki Game of Thrones’u buna katmıyorum 🙂 Önemli olan bu başarılı yapımlardan etkilenmek ve görsellikte bu çıtayı yakalamaya çalışmak. Yeni dizilerde ben bunu görüyorum.

VFX’in bir dünya haritasını çizsek nasıl bir harita olurdu?

Los Angeles’ı bu haritanın başkentine koyabiliriz. Sonrasında Fransa ve İngiltere gelir bence. Almanya’da bu konuda çok iyi. Çin de büyük bir sektör. Ruslar da inanılmaz görsel efektli filmler yapıyorlar. Bu çok global bir endüstri olduğu için, bir blockbuster Amerikan filmi yapılacağı zaman dünyanın bir çok stüdyosu projeye dahil oluyor.

“Bu sektöre olan ilgi her geçen gün artmakta, üretilen film sayısındaki artışlar paralelinde de daha çok insan gücüne ihtiyaç duyulmaktadır.”

VFX nasıl bir altyapı gerektirir? Geleceğinde ne var? Eğitimi nasıl olmalı?

Aslında içinde teknik bilgiyi barındırmasının dışında fotografik bakış açısı, kurgusal akış bilgisi, grafik tasarım, animasyon deneyimi, ışık, modelleme, kadrajlama, renk bilgisi, matematik gibi bir çok teknik ve sanatsal bakış açısı gerektirir. Aslında bu sistem uzmanlaşma üstüne kuruludur. Örneğin siz bir sinema filmi için bir ejderha animasyonu üreteceksiniz: Bunun konsept çizimi, modellenmesi, materyallerinin yapılması, kemik sisteminin yapılması, ışıklandırılması, canlandırılması, birleştirmesinin yapılması gibi aşamalar bu konuda uzmanlaşmış kişiler tarafından yapılır. Bu kalabalık bir ekip çalışmasıdır. Bu sektöre olan ilgi her geçen gün artmakta, üretilen film sayısındaki artışlar paralelinde de daha çok insan gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Hala geleceği parlak bir iş diyebilirim. Kendimden örnek verecek olursam, akademik ve sanatsal bir altyapıyla bu işe başlamanın, sizi bu yarışta iki adım öne çıkaracağına inanıyorum.

Şu ana kadar olan eğitimi yeterli buluyor musunuz?

Türkiye’de ve dünyada bir görsel efekt adı altında üniversite yok. Genellikle film okulu veya animasyon adı altında okullar var ve siz buradan uzmanlığınızı belirleyebiliyorsunuz. Mesela iyi örneklerden bir tanesi Vancouver Film School olabilir. Yerel sektörde birilerini aradığınızda bulmanız çok zor. Ama son zamanlarda önemli adımlar atıldığını da duyuyorum.

“Bu işi çok sevmek lazım. Sevmezseniz yapamazsınız.”

Bu alanda yıllardır IMAJ çatısı altında emek veriyorsunuz. Kaç yıl oldu? Bu sürekliliğin sırrı nedir?

İmaj’da 22. yılım. Buraya geldiğimde sektörle ilgili neredeyse hiçbir şey bilmiyordum. Ama akademik eğitimim bana başlangıç için iyi bir bakış açısı kattı. Grafik Tasarım okumam, sanatsal disiplini barındırdığı için, her zaman benim yanımda yol göstericim oldu. Bu işi çok sevmek lazım. Sevmezseniz yapamazsınız. Sevmeniz için de doğru yerde çalışmanız çok önemli. Sanırım benim için sürekliliğin sırrı bu.

En çok duyduğunuz söz nedir?

“Revizyon.”

En çok sevdiğiniz ve nefret ettiğiniz sözler nelerdir?

En sevdiğim: “Etkileyici…” En sevmediğim: “Fotorealistik.”

Gençlere ve alanda çalışma isteği olanlara öneriler, tavsiyeler?

Uzmanlık alanlarını doğru seçmeleri. Bunun içinse staj yaparken mutlaka iyi bir şirkette zaman geçirmek. En önemlisi bu işi sevmek. Bu işi bir sanat dalı olarak görmek. Aynı zamanda hobi olarak da görmek. İnsanın en zevk alarak geçirdiği zaman, hobisiyle geçirdiği zamandır.

Aşağıdaki kelimeler sizin için ne anlam ifade ediyor?

Sanat: “Çağdaşlık.” Teknoloji: “Tuzak.”
Emek: “Karşılık.”
Render: “Kahve molası.” Takım çalışması: “Sinerji.” Revizyon: “Hayatın gerçeği.”

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.