BAU Galata’nın Görünmez Kahramanları

Üniversite denince akla öğrenci ve akademisyen ilişkileri gelir. Ancak bir çok sektörde olduğu gibi üniversitelerde de görünmez kahramanlar kampüs etkileşiminde önemli rol oynarlar. Biz de Bahçeşehir Üniversitesi Galata Kampüsü’nün görünmez kahramanları olan idari ve teknik personelle kampüs hayatı konuştuk.

”Biz, öğrencilerin ve hocaların mutluluğu için varız”

Hakan Özgencil 2008 yılından beri Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde ve 2012 yılından beri ‘İdari İşler Amirliği’ yapıyor. Yenilenen adıyla onun görevi, BAU İletişim Fakültesi Destek Hizmetleri Daire Başkanlığına bağlı İdari İşler Amirliği. Özgencil, BAU Galata kampüsünde olan biten hemen her şeyden haberdar olduğu gibi, akademik kadro ve öğrencilerle de köprü vazifesi görüyor.

Özgencil’e akademisyen ve öğrencilerle işleyen eğitim düzeninde personel kadrosunun önemini sorduğumuzda yanıtı şöyle oluyor:

“Elbette biz elimizden geldiğince bu iki birime de yakında durmaya çalışıyoruz. Bu yüzden büyük sorumlulukların altına giriyoruz. Okulda olan biteni kontrol etmek bizim görevimiz. Güvenlik, yemekhane, dersliklerin temizliği. Bunlar görünen sorumluluklar. Bir de görünmeyenler var ki, onlar en önemlisi. Örneğin musluktan akan suyun temiz olması bizim görevimiz. Kantinde satılan yiyecek, içeceklerin kalitesinden biz mesuluz. Pek çok öğrenci yaz tatilindeyken veya dönem arası iznindeyken, bizler okuldayız ve görevlerimizi yerine getiriyoruz.

Tadilat ve tesisat işleri öğrencilere daha iyi bir ortam oluşturmak için tamamlanıyor. Öğrencilerin haberi bile olmadan depoların temizliğini, kalorifer kazanlarının bakımını ve ilaçlamaları tamamlıyoruz. Dönem içinde oluşabilecek aksaklıkları ise öğrencilerin derslerinden alıkoymayacak şekilde gideriyoruz. Çok şükür bu güne kadar bir sorun yaşamadık. Ne birisi yemekhanede yediği yemekten zehirlendi, ne de bir hoşnutsuzluk oldu. Verilen yetki çerçevesinde en iyisini yapmayı istiyoruz. Bizim birimimiz öğrenci ve hocalarımızın mutluluğu için çalışıyor diyebiliriz.”

Sıcakkanlı Olmak Gerek

BAU Galata’da Elektrik Teknisyeni olarak görev yapan Selçuk Karadeniz ise 2011 yılından beri Bahçeşehir Üniversitesi’nde. Karadeniz, öğrencilerin personelle doğrudan ilişkisi olduğunu ve bu durumun işlerini kolaylaştırdığını söylüyor:

“Bir öğrenciyle hocasının arası ne kadar iyi olursa eğitim kalitesi o kadar yüksek olur. Bizim durumumuz da aynı şekilde. Biz teknik personeller öğrencilerle ne kadar yakın olursak hayatımız o kadar kolaylaşır. Örnek verecek olursak; acilen bir alete ihtiyacı olan öğrenci bizleri tanıdığı takdirde direkt olarak bizden talep ediyorlar. Bizler de onlara gereken neyse hemen tedarik etmeye çalışıyoruz. Bu durum onların projelerini veya işlerini çabucak bitirmelerini sağlıyor. Tabii burada bize de çok iş düşüyor. Ne kadar sıcakkanlı olursak o kadar iyi. Sıcakkanlı olmak samimiyeti, samimiyet de saygıyı sevgiyi beraberinde getirir. Bizler öğrenci kardeşlerimizle daima aramızı iyi tutmaya ve onlara anlayış göstermeye çalışırız. Öğrenci kardeşlerimiz yoğun. Bazen sınavları kötü geçmiş olabilir bazen de kız-erkek arkadaşlarıyla tartışmış olabilirler. Tüm bu gibi durumlarda onlara göstereceğimiz anlayış bizlerin de onların da işlerini kolaylaştırır.”

Baraşıya Giden Yolda Rol Oynamak

BAU Galata’da fotokopicilik görevini üstlenen Doğukan Büyükbaş ise 11
yıldır bu işle uğraşıyor. Hisarüstü’ndeki bir fotokopicide yetişerek sektöre giren Büyükbaş, 2009 yılından beri Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde çalışıyor. Doğukan Büyükbaş bu güne kadar binlerce sayfa kağıdın fotokopisini çekerek öğrencilerin başarısında önemli rol oynadığını belirtiyor:

“Ben küçüklüğümde hep kağıtlara bir şeyler çizerek oyunlar oynardım. Şimdi de küçükken yaptığım oyunlara benzer bir işle uğraşıyorum. Bu çok sevindirici. Ayrıca hocaların kalemlerinden dökülen yazıları, bilgileri öğrencilere aktarıyorum. Bu da beni gururlandıran bir unsur. Neticede öğrencilerin başarıya ulaşmasında ben de bir rol oynuyorum. Bununla birlikte kampüste iyi arkadaşlıklar ediniyorum. Bu ilişkiler benim biriktirdiğim iyi dostluklar olarak yanıma kâr kalıyor. Tüm bunlar varken ben nasıl görevimden memnun olmayayım? Bu güne kadar Bahçeşehir Üniversitesi’nde çok mutlu günlerim oldu. İyi ki bu kurumdayım diyorum ve uzun yıllar bu bünyede iş hayatıma devam etmek istiyorum.”

Bir Gülümseme Her Şeye Bedel

BAU Galata’da ikinci yılını tamamlayan temizlik personeli Şükran Güler’se iş hayatındaki en mutlu dönemlerini Bahçeşehir Üniversitesi’nde yaşıyor. 2011 yılında ofislerde çay, kahve hizmeti vererek başladığı kariyerini iki buçuk yıl sürdüren Güler, temizlik işlerine bir AVM’de yarım gün çalışarak başlamış. İki yıllık yarım gün çalışma macerasında şefliğe yükselen Güler, 2016 yılından beri BAU Galata’da görev yapıyor. Güler’e göre kampüs hayatında işini severek yapmak çok önemli.

Öğrenciler ve akademisyenlerle olan iyi diyaloglarını da işini sevmeye bağlayan Güler’e: “Bu diyaloglar çerçevesinde unutamadığınız olay var mı?” diye sorduğumuzda da, şöyle yanıtlıyor:

“Okulda gün içinde yüzlerce kişiyle karşılaşıyoruz. Öğrenci, hoca, personel hep birlikteyiz. Bu birliktelikte de sevecenlik en önemlisi. Bundan dolayı bizler sevecen davrandığımız sürece hiç bir sorun yaşamadık kimseyle. Hatta ben bazı öğrencilerle çok iyi diyaloglarda bulundum. Neticede burada birlikte bir iş yapıyoruz ve insanların birbirleriyle pozitif diyaloglara iyi ilişkilere ihtiyacı var. Yani sabah okula geldiğimizde birbirimize bir gülümseme her şeye bedel. İşimizi severek yaptığımız takdirde de zaten bu dediklerim beraberinde gelir. Ben Pertevniyal Lisesi’nde okudum. Ama o dönemki şartlar dolayısıyla liseyi tamamlayamadım. Okulumu tamamlayıp farklı mesleklerde olmayı elbette isterdim; ama şu anda işimden memnunum. Sabah kalktığımızda sevdiğimiz bir işe giderken mutlu gideriz, ama işimizi sevmiyorsak ayaklarımız geri geri gider deyim yerindeyse. Bizlere toplantılarda da söylenen buna benzer şeyler. Unutamadığım olaylara gelirsek, bir çok olay var. Özellikle söylemem gerekenler; silmeye kıyamadığım masa üzeri yazıları. Kimi öğrenciler aşkını itiraf ediyor kimi oturduğu semtin adını yazıyor kimi de şiirler yazıyor… Tabii işimiz gereği üzülerek de olsa silmek durumundayız.”

Ömer Batuhan Özmen

Saraybosna’da Medya ve İnovasyon kampı