Dünyayı Kasıp Kavuran Espor Artık Akademili

Alışverişten eğitime, habercilikten sağlığa dek dijital dönüşüm, dokunduğu her alandaki dinamikleri kökten uca değiştiriyor. Bu dönüşümün bir ayağı da sporda gerçekleşiyor. Gerek seyirci sayısında yaşanan artış, gerek yıllık harcama rakamları, gerekse de genç nüfusun neredeyse tamamının yakın takibiyle öne çıkan espor (elektronik spor), Bahçeşehir Üniversitesi’nin de gündeminde.

Üç yıldır profesyonel bir ligi olan espor faaliyetlerinin, üniversite bünyesinde yer almasını hedefleyen Bahçeşehir Üniversitesi, geçtiğimiz yıl bu yönde öncü rol üstlenerek dünyada ilk olma niteliği taşıyan espor uygulama laboratuvarını kurdu ve gençlerin eğitimden ödün vermeden profesyonel liglerde yer almasını sağlayacak bir yapıyı hayata geçirdi.

İlk olarak Bahçeşehir Üniversitesi ve Riot Games iş birliğiyle, öğrencilere maddi değeri 1.000.000 TL’yi aşan burs desteği sağlandı ve süreç boyunca öğrencilerin espor alanındaki gelişimleri, akademik başarılarıyla paralel olarak desteklendi. Türkiye’de ilk kez üç kredilik “Oyun Sektörü ve Espor” seçmeli dersi üniversite müfredatında kendine yer buldu. 2017’de Bahçeşehir Üniversitesi’nin isim sponsoru olduğu League of Legends takımı Bahçeşehir SuperMassive, bu yıl Yemek Sepeti CEO’su Nevzat Aydın ve Bahçeşehir Koleji İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel‘den toplam 2.000.000 TL yatırım aldı.

Oyuncu, koç, teknik eleman, spiker, yayın yönetmeni, grafik tasarımcı, hakem, micro influencer veya yayıncı gibi birçok alt mesleği bünyesinde barındıran esporu, Bahçeşehir Üniversitesi’nin espor ve benzeri yenilikçi sektörlerdeki faaliyetlerin hayata geçmesinde ve yeniliklerin eğitime entegrasyonunda büyük rol üstlenen isimle, Bahçeşehir Üniversitesi Genel Sekreteri Ziya Alpay ile konuştuk.

Eğitim hayatınızdan ve Bahçeşehir Üniversitesi’nde genel sekreterliğe uzanan yolculuğunuzdan bahseder misiniz?

Ziya Alpay olarak eğitim ve iş hayatım, aslında Türkiye’nin eğitim sistemini özetliyor. Ders çalışarak geçen lise yıllarını, üniversite sınavında yüksek puan alarak, tüm öğrencilerin hedeflediği gibi yüksek puanlı bir üniversite ve bölüm seçimi takip etti. Böylece Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü kazandım. Ancak ne bölüme ne de ileride faaliyet göstereceğim sektöre odaklandığımı söyleyemem. En baştan ne yapmak istediğime odaklanarak, teknoloji ve teknolojinin iş dünyasına entegrasyonu alanına ilgimi ve yeteneğimi keşfettim. On yılı aşkın süredir Türkiye’nin en hızlı büyüyen ve gelişen üniversitesi olan Bahçeşehir Üniversitesi’nin Genel Sekreterlik görevini yürütüyorum. Geriye dönüp baktığımda, Galatasaray Lisesi ve onun oluşturduğu kimliğin de bir şekilde hayatımın merkezinde yer aldığını söyleyebilirim.

Türkiye’de üniversite eğitimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Eğitim kalitesinin artması için öncelikli hedefler nelerdir?

Türkiye’de üniversite eğitiminde yapısal problemler olduğunu düşünüyorum. Çağın en önemli dönüşümünü ancak ve ancak eğitimle yakalamak mümkün. Buna rağmen eğitim, özellikle yükseköğretim, maalesef adaptasyon oranı en düşük seyreden kurumlar arasında yer alıyor. Üniversite klasik okul değildir. Üniversite; üreten, yaratan, geliştiren ve katma değer sağlayan kurum olmalıdır. Oysa Türkiye’de kamu tarafından finanse edilen bir eğitim modeli benimseniyor, üniversitelerin ülkeye katkısı azalıyor. Dünyada üniversite denince baz alınan başarı ölçütleri ders, not, akademik çıktıdan; patent, girişimcilik ve kuluçka gibi kavramlara doğru kayma yaşıyor. Türkiye, henüz çok uzak olduğu bu dönüşüme doğru açılmak zorunda. “Okul” değil “üniversite” olmak durumunda. Öğrenen-öğreten sistemini bırakarak, birbiriyle etkileşimli üretimi konuşmamız gerekiyor. Girdilere değil çıktı verilerine odaklı, her üniversitenin kendisine olgunlukla “Ne üretiyorum?” sorusunu yöneltebildiği ve yanıtlayacak işler ortaya koyduğu yolda ilerlemek hedefimiz olmalı.

Bahçeşehir Üniversitesi, dijital dünyaya nasıl entegre oluyor?

Stratejik bir vizyon benimsemişseniz, orada tesadüflere yer yoktur. BAU Ailesi’nin hemen her ferdi gibi, en başta öğrencileri dijital dünyanın her bir alanında öncü rol üstleniyorlar. Öğrenci odaklı bir yapı olarak; ilgi alanlarını takip ettiğimiz ve bu yönde yapılar kurmaya öncelik verdiğimiz gibi, kimi zaman da biz bazı girişimlerin öncülüğünü üstlenerek gelişimlerine olanak tanıyacak oluşumları hızla hayata geçiriyoruz. Karşılıklı etkileşime dayanan bu süreçte Mütevelli Heyeti Başkanımız Enver Yücel en büyük şansımız, zira bu etkileşimi ilk günden itibaren inşa eden ve hayatta tutan kendisi. Güçlü bir lider desteğini arkamızda hissettiğimizde bize dünyanın hızını yakalamak kalıyor.

Bu bağlamda tüm iş süreçlerimizi dijital ortama taşıyarak, zaman ve enerji bakımından yüzde 20 verimlilik elde ettiğimiz bir yapı kurduk. Eğitimde geleceğin mesleklerine yeşerme imkanı tanıyacak oluşumlara önayak olduk ve büyük veri analizi, siber güvenlik, espor, sanal gerçeklik, oyun tasarımı, yapay zeka ve robotik gibi alanlarda hem yatırım hem de müfredat bakımından desteklenen laboratuvarlar kurduk. Dünyada eğitime dair gelişmekte olan yeni bir bilimsel faaliyet nerede varsa takip etmeye ve yatırım yapmaya devam edeceğiz; çünkü Türkiye’nin geleceğini BAU’da yetiştirmek istiyoruz.

Dijital spor olarak tanımlanan “espor”, Bahçeşehir Üniversitesi’nin de yakın markajında. Türkiye’de ilk akademik espor bursu veren Bahçeşehir Üniversitesi’nde burs fikri nasıl ortaya çıktı?

Espor bursumuz Türkiye’de verilen ilk espor bursu olarak geçtiğimiz yıl hayata geçti ve öğrenciler bu bursla Bahçeşehir Üniversitesi’nde eğitimlerine başladılar. Çıkış noktamızda yine teknoloji ve üretim odaklılık vardı. Oyundan ibaret sanılan espor, bilinenin aksine; yazılım ve tasarımıyla oyun üretmek, üretilen oyunu pazara sürmek, oyun ekosistemine dahil olmak, oyunun diğer teknolojik ve konfor odaklı donanım ihtiyaçlarını üretmek ve tasarlamak gibi birçok ayrı segmenti bünyesinde barındırıyor. Türkiye’nin şimdilik tüketen ya da kullanıcı olarak öne çıktığı pazarda, gelir elde eden ve üreten pozisyonunda yer almak yükselen bir değerin hızını yakalamak adına son derece önemli. “Oyun dünyasıyla bir şekilde ilgilenen gençler, oyun endüstrisinde Türkiye’yi aktif şekilde temsil edecek bir sektör oyuncusu olamaz mı?” sorusu motivasyon kaynağımız oldu. Espor biriminin açılmasıyla birlikte hızlı bir yükselişe geçtik ve liseler için bu ay düzenlenecek turnuvaya 10 bin gibi yüksek bir başvuruyla karşı karşıya kaldık. Ekosistemi RIOT Games, ASUS gibi markalarla güçlendiriyor, gün geçtikçe tüm istatistiki verilerde artış gösteren pazarda aktif hale geliyoruz. League of Legends Şampiyonluk Ligi’nin bu yılki kazananı Bahçeşehir Supermassive oldu. Espor alanını diğer spor alanlarından ayıran en temel fark, bu alanda faaliyet gösteren oyuncuların teknoloji, yazılım, donanım, tasarım gibi alanların en azından birisinde becerisi olmasıdır. Espor ile uğraşan öğrencilerimizin o alanda eğitimini sürdürmesi için üniversitede bütünleşik program yürütüyoruz. Bu bağlamda üniversitedeki başarı durumları sürekli kontrol ediliyor ve akademik başarısı düşen öğrenciler için gerekli önlemler alınıyor.

Bahçeşehir Üniversitesi’nin önümüzdeki on yıl projeksiyonunda hangi hedeflere öncelik veriliyor?

En büyük hedefimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı olan 2023’te dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında yer almak. Bunu yaparken üçüncü nesil üniversite kavramının gereği olarak üreten, marka yaratan, katma değer oluşturan, küresel kimliğe sahip mezunlar yetiştiren bir üniversite olmak istiyoruz. Amacımız ülkemizin geleceği için üreten üniversite olmaya devam etmek.

Son olarak, adını günden güne daha çok duyduğumuz Galata 24 platformu, amacı ve sektöre getirdiği yenilikler hakkında neler söylemek istersiniz?

Galata24, söyleşimizin başlangıcından bu yana anlatmaya çalıştığım felsefenin bir ürünüdür. Güçlü bir İletişim Fakültesi, bu fakültenin dışında iletişim alanında üretim yapan sanal gerçeklik laboratuvarı VR First BAU ve oyun tasarımı laboratuvarı BUG Game Lab gibi yeni teknolojiler alanında çalışan merkezler kurduk. Hepsi üretmeye başlasın ve tüm bu yapı hayata dokunan çıktılar ortaya koysun, yarattıkları yenilikleri yayan ve sürdürülebilir kılan yapılar olabilmeleri için her türlü desteği veriyoruz. Galata 24 bu noktada devreye giriyor ve üniversitede üretilen bilimi, ürüne dönüştürüyor.

Saraybosna’da Medya ve İnovasyon kampı