Ana sayfa GÜNDEM Karaköy’de Sıradışı Bir Tasarımcı

Karaköy’de Sıradışı Bir Tasarımcı

1

Yiğit Alp ALCAN, ADV

Ayşegül Pişkin: “Galata’daki atölyeler bireylere kendi mesleklerini yapma ve üretken olma şansı verirken ürettiklerini pazarlamalarına da olanak tanıyor.”

Merak ettiğim ilk hikaye, iç çamaşırı tasarlamaya başlayışınız. Nasıl başladınız?

Turizm-Otelcilik okudum. Ankara Gazi Üniversitesi’nden mezun oldum. Bir süre hosteslik yaptım. Çok uzun uçuşlara gittiğim için sıkılmaya başladım, o yüzden hostesliği bırakmak zorunda kaldım. Sonraki üç yıl seyahat acentesinde bilet satışı yaptım. Bu arada sürekli çizim yapıyordum. Çocukluğumdan beri el işlerine çok meraklıydım. Boş vakitlerimi böyle değerlendirmek hoşuma gidiyordu. Acenteye geçtikten sonra da dikiş makinesi almaya karar verdim; çünkü ofiste çok boş vaktim oluyordu. Yaz mevsimine geçiş yapmak üzere olduğumuz için elbise dikme düşüncesiyle başladım. İlk önce büstiyer yaptım. Arkadaşlarım çok beğendi ve onlar için yapmaya başladım. Aslında hiç dikiş eğitimi almadım. Bu arada çalıştığım yerde problemler olmaya başladı. Çalışma saatleri uzadı ve bir süre sonra işten çıktım. Sonrasında tişörtler dikerek devam ettim. Tişörtlerin üstünü boyayıp bunları satmaya başladım. Hollanda’da yaşayan bir arkadaşım vardı. Doğum günüydü ve benden bir şey almak istiyordu. “Aklında bir şey var mı?” dedim. “Aslında iç çamaşırı yapsan olur mu?” dedi. “Bilmem deneyeyim, belki yapabilirim.” dedim. Sonra ona birkaç tasarım yapmayı denedim. Sütyen, jartiyer gibi şeyler yapmaya başladım. Beş- altı denemeden sonra başardım.

Peki tişörtten ve büstiyerden iç çamaşırına geçerken zorlandınız mı?

Evet, zorlandım; ama ilk denememden sonra daha kolay olduğunu anladım. İlk iç çamaşırını üç-dört kere denedikten sonra yapabildim. Diktiğimde boyut bayağı küçüktü. Pay bırakmamışım ve bir sürü şeyi eksikti. Sonrasında kendi kendime kalıp çıkarmaya başladım. Tişört ve elbise dikimi gerçekten zor. Koltuk altı gibi ince detayları dikmek ve onları düz hale getirmek çok zor. Önce bir kağıda kalıp çıkarmanız ve o kalıbı kumaşa koyup parça parça dikmeniz gerekiyor. İstanbul’da bir terziye gittim. Bir ay kadar o bana biraz detay öğretti. Makinede çalışıyordu ama ben onun yanında elle dikiyordum. Yaptığım şeyleri kontrol ediyordu ve hataları söylüyordu.

Yeterli oldu mu bir aylık süre?

Yeterli oldu. Çünkü bazı detaylar var ve onları bilmek yetiyor. Zaten diktiklerim alt, üst ve jartiyer takımlar. Çorap dikmiyorum, hazır çorap alıp onun üzerine dantel ekliyorum. O yüzden basit oluyor. Yaptığım işler genelde benzer şeyler olduğu için elbise ya da gece elbisesi gibi aşırı çeşitli ve detaylı değil.

Ürünlerinizin tamamını elde mi dikiyorsunuz?

Penye ya da saten gibi sert kumaşlardan isteyen olmazsa diğer kumaşların tamamını elde dikiyorum.

Müşterilerimin yüzde doksanı da zaten bana “şunu yap” diye gelmiyor. Ben bir teklif yapıyorum onlara, bir şey çizip gönderiyorum.

İnternette hakkınızda bilgi bulmak oldukça güç, bunu bilinçli bir şekilde yaptığınız ortada. Neden?

Evet, internette hiçbir şey yok. Özellikle koymuyorum, bu sayede insanlarda merak duygusu uyanıyor. Böyle olması daha iyi diye düşünüyorum. Instagram’dan hesap açmayı bir kere denedim ve birkaç parça koydum. Birkaç kişi almak istedi ancak mağazadan alışveriş yapar gibi çabuk olsun istiyorlar, olmuyor. Bir yandan yetiştiremeyeceğimi düşünüyorum bir yandan da biraz samimiyetle ve sohbetle, insanları tanıyarak yapıyorum. Müşterilerimin yüzde doksanı da zaten bana “şunu yap” diye gelmiyor. Ben bir teklif yapıyorum onlara, bir şey çizip gönderiyorum. Üstüne ekleme yapıp bana geri gönderiyorlar. Fazla yaparsam, yaptığım şeyler özensiz olacak diye düşünüyorum. Bir de elde dikiyorum, makinede dikmiyorum. Seri üretime bu yüzden geçemiyorum. Geçmeyi de düşünmüyorum. Fakat yaz ortasında bir web sitesi açmayı düşünüyorum, sadece arşiv amaçlı olacak, satış olmayacak. Çünkü yaptığım şeyleri kişiye özel yapıyorum ve iç çamaşırı deyince zaten insanlar biraz daha kendilerine özel kalsın istiyorlar. Ben tasarımlarımı özel hayatlarına göre yapıyorum. Biraz da öyle kalması gerektiğini düşünüyorum. DNA diye bakıyorum yaptığım şeylere. Yani giyecek kişinin DNA’sı. Çünkü yaptığım şeylerin bir ruhu var diye düşünmüyorum. Yaptığım şeylerin genetiği var.

Şu ana kadar yaptığınız en ilginç tasarım neydi?

En ilginç tasarımımı eşcinsel bir çifte yaptım. Vücut kolyesi gibi, zincirli bir modeldi. En enteresan, en zor ve en kolayı da oydu aslında; hem tasarım açısından hem karşımdaki insanları tanımak açısından. Zevkli ve komik insanlardı. Eğlenerek, muhabbet ederek çalıştık.

Şimdi biraz müşterilerinizden bahsedelim. Kimler, hangi kesimlerden?

Daha çok kadınlar oluyor doğal olarak. Erkeklere özel ürünler çok aklıma gelmiyor açıkçası. Böyle bir talep de gelmedi şu ana kadar. Türkiye’den olmadı en azından. Bahsettiğim eşcinsel çift Londra’dan gelmişti. Onun dışında kitlem biraz daha kendini tanımış, ne istediğini bilen insanlar oluyor. Müşterilerimin çoğu 30-40 yaş arası hatta biraz daha üstü. Londra’daki arkadaşlarım çok enteresan şeyler istiyor benden. Özellikle biriyle birlikte olurken giymek, enteresanlık yapmak için değil; kendilerini öyle görmeyi sevdikleri için istiyorlar. Kendi aralarında sadece kadınların katıldığı kostüm partisi benzeri partiler yapıyorlar. Katılanların çoğu evli ve çocuklu… İstedikleri şeyleri giyip çıkıyorlar. Yaptığım en absürt tasarımlardan birini de bu partilerden biri için yapmıştım. Sadece üç parça püskülden oluşuyordu. Benim için en komik, en saçma, en absürt şey oydu. Çok da kolay oldu yapım aşaması.

Tasarladığınız ürünlerin içinden bir favoriniz var mı?

Favorim yok. Yaptığım her şey benim için ayrı bir insanı anlatıyor. O yüzden severek ve isteyerek yaptığım için böyle keyifle yapıyorum açıkçası. Evde sıkıldığım zaman elime mutlaka bir dantel alıyorum, oturup bir şeyler yapıyorum. Daha çok altmışların tarzında iç çamaşırı yapmayı seviyorum fakat üstlerine bir şeyler de ekliyorum. Renkli şeyler yapmayı çok seviyorum. Siyah ve kırmızı dışında yapıyorum iç çamaşırlarının çoğunu. Kırmızı da güzel aslında ama biraz daha popüler kültürün tükettiği şeyler gibi geliyor bana. O yüzden kırmızı ve siyah iç çamaşırları ilgimi çok çekmiyor.

Kendiniz için tasarım yapıyor musunuz?

Evet, spor dışında giydiğim her şeyi ben yapıyorum.

Büyük firmalardan birisi onlar için tasarım yapma teklifiyle gelse cevabınız ne olurdu?

Büyük ihtimalle kabul etmem. Büyük firmalarla çalışmaya başladığınız zaman yaratıcılığınızı , hayal gücünüzü kullanma yetinizi kaybetmeye başlıyorsunuz. Çünkü büyük firmaların mutlaka belirli kriterleri oluyor ve sizin de onlara uymanız gerekiyor. Ben tasarımlarımı kalıplar, sınırlar içerisinde yapmak istemiyorum. O şekilde bir süre sonra robot gibi çalışmaya başlayacağımı düşünüyorum.

Mesleğinizi ilk kez duyduklarında insanları tepkileri nasıl oluyor?

Enteresan buluyorlar. Aslında yabancılarla bu konuları konuşmak biraz daha rahat oluyor; çünkü Türkiye’de hemen fısıltı durumuna geçiliyor. Bunu özellikle kadınlar yapıyor. Tasarımlarımı gösterdiğimde günlük kullanıma uygun şeyler olmadığı için daha farklı tepki veriyorlar.

O yüzden önüme üç tane iç çamaşırı koysan ve üç de kişi, iç çamaşırlarını kişilere alakasız bir şekilde eşleştiririm.

Peki iç çamaşırı sahibini ne kadar tarif eder?

İç çamaşırı sahibini tarif etmez. İç çamaşırı insanın genetiğini yansıtır diyorum ya hani, içinden ne geliyorsa onu giyerler. Günlük hayat dışında düşünüyorum ben yaptığım ürünleri. O yüzden önüme üç tane iç çamaşırı koysan ve üç de kişi, iç çamaşırlarını kişilere alakasız bir şekilde eşleştiririm. Örneğin çok sinirli bir tip varsa karşımda ona daha naif, daha yumuşak şeyler öneriyorum. Şeker pembesi şeyler yapıyorum. Karşımda çok yumuşak biri varsa da sert bir şeyler yapıyorum; çünkü insanın bu zıtlığı koruması gerektiğini düşünüyorum. İnsanların dışa vuramadığı ifadeleri yapmaya çalışıyorum.

Sonuçta iç çamaşırı tasarımlarınızı müşteriniz ve sizden başka kimse görmüyor. Tasarımlarınızı sergileyemediğiniz için huzursuzluk duyuyor musunuz?

Hiç duymuyorum. Bunun ben ve müşterim arasında kalmasından çok memnunum; çünkü onların “hediyeyi” aldıklarında verdikleri tepki beni yeterince tatmin ediyor. Fazladan birkaç kişinin “bu çok güzel olmuş” demesi benim için bir anlam ifade etmiyor.

Fiyatlandırmayı nasıl yapıyorsunuz? Özel günler için yapılan tasarımların fiyatlandırması da farklı mı oluyor?

Hayır kesinlikle o tarz bir şey yapmıyorum. Fiyatlarım aldığım kumaşa, istedikleri şeye göre değişiyor aslında. Çünkü iç çamaşırında çok büyük parçalar kullanmanıza gerek yok ve işi öğrendikten sonra daha tasarruflu olabiliyorsunuz. O yüzden de fiyatlarım çok uçuk değil. Ortalama fiyatlara çok iyi şeyler yapılabiliyor.

Genel olarak sürdürdüğünüz kariyerden memnun musunuz?

Evet, ancak daha enteresan insanlar tanımak istiyorum. Kostüm tarzına dönebilirim. Bütün tasarımlar yapabilirim. Yaptığım şeyler şu an çok sınırlı oluyor.

Sosyal bir insan da sayılmam aslında. Ancak dışarı çıktığımda Karaköy’de, insanlarla iç içe olmak hoşuma gidiyor.

Genel olarak atölyenizin bulunduğu Galata, Karaköy bölgesinin son 5-10 yıl içerisindeki değişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben atölyemin bulunduğu bölgeye taşınalı yaklaşık iki sene oldu. Evden çalışıyorum. Zaten kafelerle pek içli dışlı bir insan değilim. Sosyal bir insan da sayılmam aslında. Ancak dışarı çıktığımda Karaköy’de, insanlarla iç içe olmak hoşuma gidiyor. Atölyelerin açılması daha çok hoşuma gidiyor. Çünkü insanların bir şeyler üretmesi gerektiğini düşünüyorum. Bana göre her insan bir şeyler üretmeli. Para kazanmak için yapılan işlerle, meslek anlayışının ayrılması gerektiğini düşünüyorum. İnsanların ayrıca bir mesleği olmalı. Şu anda çoğu kişi kendi mesleğini yapamıyor. Bu atölyeler insanlara kendi mesleklerini yapma ve üretken olma şansı sunuyor. İnsanların üretken olma, ortaya bir şeyler koyma hissini tatması gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple Karaköy, Taksim ve Cihangir gibi semtlerin insanlara ürettikleri ürünleri pazarlama imkanı vermesi ayrıca hoşuma gidiyor.

1 YORUM

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.