Ana sayfa KÜLTÜR & SANAT Sorgulayan, Güldüren ve Yanımızdaki Kadınlardan Biri

Sorgulayan, Güldüren ve Yanımızdaki Kadınlardan Biri

0

Aysel ŞAHİN, POV

Çizgiyi “özgürlük ve kendi kendini iyileştirdiği bir terapi şekli” kabul eden, Bayan Yanı’ndaki çizgilerini hayranlıkla takip ettiğimiz Sibel Bozkurt ile konuştuk.

Kadınlar için mizah neden önemli ve kadın çizerlere neden ihtiyacımız var?

Maalesef ataerkil bir toplumda yaşıyoruz, o nedenle kadınlar için mizah çok önemli; çünkü mizah farkındalık yaratır, sorgulatır. Bir durumu değiştirmek için önce farkına varmak gerek o durumun. İşte mizah ve özellikle de kadın mizahçılar bu farkındalığı yaratmak için var olmalılar.

Türkiye’de çizgi roman deyince aklınıza gelenler nedir?

Aklıma hemen haftalık, aylık mizah dergileri ve çizgi roman içerikli dergiler geliyor. Yurt dışındaki albüm geleneği bizde yerini dergilere bırakıyor. Gerçi son yıllarda yavaş yavaş değişiyor bu durum. Umarım dergiciliğin yanı sıra yerli çizgi roman albümleri de bol bol çıkarabiliriz. Bunun gerçekleşmesi için bir karşılık bulması gerek tabii; burada iş okuyuculara düşüyor. Yurtdışında çıkan çizgi roman serilerini deli gibi takip edip (bu arada benim de takip ettiğim seriler var tabii ki) yerli çizgi romanların yüzüne bakmayan ama “yaa Türkiye’de çizgi roman üretilmiyor, üretilse de alsak” diyen çok insan tanıyorum! Hayır, üretiliyor ama sen almıyorsun çünkü bilmiyorsun ve belki bilsen bile önyargıyla karşılıyorsun. Hal böyle olunca yayıncılar da yerli çizgi romana destek vermiyor. Kısır döngü… Halbuki çizgi roman yazmak çizmek isteyen ya da hali hazırda yapan çok insan var.

Çizimlerinizin çıkış noktası nedir? Yazılan yazının görselleştirmeye etkisini nasıl değerlendirirsiniz?

Çizimlerim tamamen düşünce dünyamı yansıtıyor. Yani o sıralar kafamda neler dönüyor, beynimi ne kurcalıyorsa, derdim neyle ilgiliyse onunla ilgili çiziyorum. Aklımdakini kâğıda çizip kurtuluyorum aslında (en azından bir süreliğine). Çizim yapmanın yanı sıra Bayan Yanı için yazıyorum da. Yazdıklarım ve çizdiklerim birbirini tamamlıyor, destekliyor.

Bir karikatür dergisi nasıl çıkartılır? İşleyişi nasıldır? Kadın karikatür dergisinin farkı nedir?

Bayan Yanı aylık periyotta çıkan bir dergi olduğundan herkes işlerini belirlenen zamanda gönderir. Özellikle belirlenmiş bir konu yoksa -mesela 8 Mart gibi- herkes kendi içeriğini oluşturur. Gündem karikatürleri hazırlanır. Yani her dergide olduğu gibi işliyor süreç. Kadınların çıkardığı bir mizah dergisi olması zaten başlı başına farkı. Tüm diğer dergi kadrolarında erkek yoğunluğu vardır.

“Çizer arkadaşlara özellikle de kadın olanlara tavsiyem, bu tarz moral bozucu durumlarla karşılaşabilirsiniz; çok önemsemeyin. Siz yolunuza devam edin, vazgeçmeyin, küsmeyin.”

Bayan Yanı’nın ve sizin buna dahil oluşunuzun hikayesi nedir?

Bayan Yanı, Tuncay Akgün ve Ramize Erer’in fikridir. 2011 yılı Mart ayında çıkmaya başladı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla tabii. Benim dergiye girişim 4. sayıda oldu. Aslında, Harakiri dergisine girmek için gittim Leman binasına. Bayan Yanı dergisinden haberim bile yoktu. Küçük bir odada on kadar erkek yazar çizerin arasında tek kadın çizer olarak işlerimi gösterdim, derginin editörü bana “Bayan Yanı diye bir dergi çıkacak, sen git orada çiz” dedi. Eliyle de işaret etti falan. Eyvallah dedim. Bayan Yanı’nda çizmeye başladım sonra. Bu arada çizer arkadaşlara özellikle de kadın olanlara tavsiyem, bu tarz moral bozucu durumlarla karşılaşabilirsiniz; çok önemsemeyin. Siz yolunuza devam edin, vazgeçmeyin, küsmeyin.

“Bayan Yanı” başlığıyla aslında anlatmak istenilen nedir?

Şehirlerarası otobüslerde bayan yanı uygulaması var ya, ona gönderme. Eleştiri tabi ki.

“Kadın” denilince sizin gözünüzün önünde canlanan görüntü nedir?

Ekonomik özgürlüğünü edinmiş, kimseye ihtiyaç duymadan kendini gerçekleştirebilen, aklı özgür, sorgulayan ve korkularının üstüne gidebilen insan.

Bayan Yanı mart sayısında Katina Kara Nikola’nın “Kadınlar gününü kutlamayı reddediyorum” yazsına katılıyor musunuz?

8 Mart günü annemi öpüp “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günün kutlu olsun” dedim, o da beni öpüp aynen kutladı, sarıldık falan. Sonra annem şöyle dedi, “Aslında 8 Mart kutlanmamalı; şenlik değil ki yas günü bugün.” Sonra ben de düşündüm gerçekten de öyle olmalı dedim ve belki de 8 Mart anma günü olsa amacına daha çok hizmet eder. Dolayısıyla Katina Karanikola’nın yazısına katılıyorum.

Kadınların sürekli bir çırpınış ve bir çığlık halinde olmasının sebebi sizce nedir? İlk çağlarda güçlü kadın figürleri sayıca çokken sonradan azalmasının sebebi sizce ne olabilir?

İlk çağlarda güçlü kadın figürleri vardı; çünkü tek tanrılı dinler yoktu 🙂 Ne zaman tek tanrılı dinler geldi kadınlar muhtaç, eksik hatta kötü oldu. Kadınların sürekli bir çırpınış ve bir çığlık halinde olmasının nedeni bana göre yaşadığımız coğrafya, inanç sistemi, eğitimsizlik… Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirlerinden ne kadar uzaklaşılırsa o kadar çok çırpınış ve çığlık olmaya devam edecektir ne yazık ki.

“Yalnızlık çeken, hayalperest bir çocuktum. Sanırım biraz da bu yüzden oturup saatlerce çizim yapardım kendimi bildim bileli.”

Çocuklarla bu alanda çalışmak nasıl?

Çook güzel. Kendimi yenilediğimi hissediyorum her atölyenin sonunda ve bir çocuğa bile akılcı eleştiri yapmayı, sorgulamayı öğretebilirsem ne mutlu bana. Çünkü atölyelerde çocuklara ‘küçük tatlı bir ayıcık’ çizmeyi öğretmek bana hiçbir zaman yeterli gelmedi.

Son projeniz çok ilginç, bizimle paylaşır mısınız?

Bayan Yanı Nisan sayısı için Hekate’yi yazdım-çizdim. Hekate de tek tanrılı dinlerin gelmesiyle kötülükle, cadı olmakla suçlanan ama aslında Ay Tanrıçası olan ve bir zamanlar çok sevilen önemli bir tanrıça. Ataerkil zihniyette erkek kutsaldır ya, doğal olarak Hekate de bir tanrıça olarak nasibini almış. Aynı Lilith gibi.

Küçüklüğünüzden bu yana beslendiğiniz faktörler nelerdir?

Yalnızlık çeken, hayalperest bir çocuktum. Sanırım biraz da bu yüzden oturup saatlerce çizim yapardım kendimi bildim bileli. Filmler, çizgi romanlar, kitaplar, müzik, ilişkiler, din-siyaset ve en başta kadın olmak sanırım.

Aşağıdaki kelimeler sizin için ne ifade ediyor?

Feminist: “Bilinçlenmiş insan.”
Kadın: “Tekrar dünyaya gelsem yine kadın olmak isterdim.”
Renk: “Hem çok anlamsız hem de çok güzel.”
Eşitlik: “Doğal olarak olması gereken ama uğrunda savaşmak zorunda kaldığımız.”
Karikatür: “Özgürce, akıllıca eleştiri ve sorgulama. Bir öğrencime ‘Karikatür nedir?’ diye sormuştum… ‘Komikli resimler işte’ demişti. Bu da güzel bir tanım olabilir aslında 🙂 ”
İstanbul: “Aşk ve nefret.”
Kâğıt: “En eski arkadaşım.”
Özgünlük: “Gökyüzünün altında yeni bir şey yok, sadece özgünlük var.”

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.