Recep Tayyip UYGUN, INE
Yazarın hayalinde gerçekleşen olayların etkili biçimde yazıya dökülmüş halidir roman. Evet, tamamen hayal ürünü olan ve bir kişinin zihninde gerçekleşen olaylar silsilesine, saatlerimizi hatta günlerimizi veriyoruz. Çoğu zaman benimsiyoruz, sahipleniyoruz daha da kötüsü hayallerimizi başkasına ait hayallerle kirletip onun ütopik dünyasındaki olayları ve kişileri kendi hayalimiz gibi kullanıyoruz. Sahiplenmesek bile kurduğumuz hayallerde ve zihnimizde gerçekleşen herhangi bir aktivitede bu hayal ürünü eserlerin etkisinde kalıyoruz. Hayal dünyamızı geliştirdiği, ufkumuzu açtığı söylenen kitap okuma eylemini bu şekilde başkasının kurduğu hayal dünyasında dolaşarak yaptığımız sürece ne derece sınırlarımızı aşacağımız konusunda soru işaretleriyle boğuşmuyor değilim.
Bunun yanında yararlarının da olmadığını söylemek pek adilce olmaz doğrusu. Zaten romanın kalitesi yazarın zihin gücünden ziyade kaleminin kuvvetiyle daha fazla alakalıdır. Öyle romanlar vardır ki, yazarın dans ettirdiği kelimelerin büyüsünden gözlerini alamaz insan. Okurken duyduğu hazzın, verdiği dinlendirici duygunun yanı sıra, kelime hazinemize ve hazinemizdeki kelimeleri kullanış kabiliyetlerimize de büyük faydası vardır. Konuşma yeteneğini geliştirmek, iyi bir hatip olmak için okuyanlar dahi vardır. Velhasıl, mevzu bahis kitap olunca faydalarını saymak kadar kolay olan bir şey yok herhalde. Velev ki bu kitap roman bile olsa, roman diyorum çünkü roman okurken ne kadar çok zevk alsam da, yazılanların aslında var olmadığını hatırlamak; olmayan, olmamış, olmayacak şeylere üzülüp, heyecanlanıp, kızmak ve bu hayal ürünü şeyler hakkında kafa yormak, ister istemez insanın moralini bozmaya yetiyor. Bu yüzden illa ki roman okunmak istiyorsam, belgesel romanı tercih ederim. Sebebi yukarıda yazılanlardan da anlaşılacağı üzere, belgesel roman okunduğu zaman olamamış olaylara duyulan rahatsızlık ortadan kalkmış oluyor. Aynı estetiklikle rahatlatıcı bir ahenk içinde dizilmiş kelimeleri okurken, hayalini kurduğunuz ve olay döngüsü içerisine soktuğunuz kişiler, bir başkasının hayal ürünü değil, aksine zamanında kanlı canlı yaşamış ve yaşadığı olayların içerdiği gerçekliği hissettiğiniz bir türdür belgesel roman. Hele bir de parmaklarında tuttuğu kalemin akışkanlığını kıvraklıkla kullanabilen ve yahut usta bir piyanist gibi duygularını parmakları vasıtasıyla klavyeye ahenkle hissettirebilen bir yazarın elinden çıktıysa.