Ümit Ünal BAU’da…

Türk Sineması’nın unutulmazları arasına giren Teyzem filminin senaristi Ümit Ünal’ın son filmi Sofra Sırları, Bahçeşehir Üniversitesi öğrencileriyle buluştu. Filmin gösterimi öncesinde  Ümit Ünal ile Yeni Sayfa için röportaj yaptık.

Hikayelerinizi oluşturma, senaryo yazma sürecinizden bahseder misiniz? 

Öncelikle iki farklı süreç var diyebilirim. Bazı filmler ya da senaryolar yapımcılar tarafından teklif ediliyor: ‘Gölgesizler’, ‘Ses’ filmlerim ya da ‘Milyarder’, ‘Yaz Yağmuru’, ‘Berlin in Berlin’ senaryolarım gibi… Hepsinde yapımcının hazır bir hikayesi ya da uyarlamak istediği bir edebiyat ürünü vardı. Ben bu filmlerde kendi hikayelerim ile değil; yapımcıların fikrini uyarlayan, yorumlayan biri olarak yer aldım. Bir de doğrudan kendi tecrübelerimden, birikimimden kaynaklanan özgün hikayelerden yola çıkarak yaptığım filmler ya da yazdığım senaryolar var: Teyzem, Hayallerim Aşkım ve Sen, 9, Ara, Nar, Sofra Sırları, Anlat İstanbul. Bunun dışında her film için değişen farklı süreçlerden söz edebilirim. Bazı hikayeler ve senaryolar çok çabuk gelişiyor, senaryo yazımı çok kısa sürüyor, filme dönüşmesi de kısa sürede gerçekleşiyor. 9, Ara ve Nar böyle oldu. Ama Anlat İstanbul ve Sofra Sırları’nın yazılmaları ve filme çekilmeleri yıllar aldı. 

Bir çok alanda eser veriyorsunuz: edebiyat, resim, sinema… Bunların yaratım süreçlerinde ne gibi farklılıklar var? 

Elbette bunlar çok farklı sanat dalları… Dilleri, araçları, yapım yolları farklı… Edebiyatta da, sinemada da hikaye anlatıyorum ama bunu bambaşka iki dille yapıyorum. Aslında mimarlık ve sinema ne kadar farklı alanlarsa, sinema ve edebiyat da o kadar farklı alanlar. Aralarında ortak noktalar, yaratım sürecine dair benzerlikler bulunabilir ama birinden birine geçerken tüm bildiklerinizi unutup yeni bir dille düşünmeyi öğrenmeniz gerekiyor. Üniversitede sinema okudum ve kendimi bir sinemacı olarak yetiştirdim. Bunun yanında çok okudum ve hayat boyu da yazdım. Uzun bir süre hayatımı sadece yazdıklarımla kazandım. Yazmak ve film çekmek kendimi en çok “evimde” hissettiğim işler. Bir yandan da mesleğim. Resim konusunda ise kendimi daha çok bir öğrenci gibi hissediyorum. Çocukluğumdan beri bir şeyler çizdim, boyadım ama resim eğitimi almadım. Kullandığım teknikleri el yordamıyla kendim keşfettim. Keşfetmeye de devam ediyorum. Film çekemediğim zaman yazıyorum. Yazmaktan kafam patlayacak gibi olduğunda çiziyorum. Çizmekten yorulunca yine yazıya ya da yeni filmler hayal etmeye dönüyorum. Sanırım bu; ömrüm oldukça böyle gidecek.

Screen Shot 2018-12-17 at 13.32.34

Sevilen yazar Paulo Coelho; “Ağlamak zorundaysanız bir çocuk gibi ağlayın, hayatta ilk öğrendiğiniz şeyin ağlamak olduğunu ve duygularınızı göstermenizin sizi özgürleştirdiğini unutmayın” diyor. Sinema sektöründeki zorlukları da göz önünde bulundurursak, sizce bizler için çocuklardaki gibi bir inat mı gerekli?

Sinemada pes, son nefestir! Kesinlikle sinemada ilk öğrenilmesi gereken şey: İnat. Hiçbir şeyin hevesinizi kırmasına izin vermeyin. Öncelikle şunu verili bir gerçek olarak kabul edin; eğer çok ticari, o gün için moda olan işler yapmıyorsanız, kimse size film yaptırmak için kapınızda kuyruk olmayacak. Genel geçer hikayelere biraz aykırı bir fikriniz varsa; çoğu yerden reddedileceksiniz, kapılar yüzünüze kapanacak. Eğer fikrinize gerçekten inanıyorsanız; filminizi yapmak için dişinizi tırnağınıza takıp her yolu denemeniz gerek. Bu dev engellerle dolu bir koşudur. Yarı yolda yorgun düşüp bırakmak istediğiniz zamanlar da olacak. Ama dediğim gibi; inat etmek şart. Başka türlü olmaz. 

Sofra Sırları üzerinden konuşursak, oyuncu seçimi bir film için ne kadar önemli? Sizin oyuncu seçim süreciniz nasıl işliyor?

Sinemada tek geçer akçe bütçe değildir. Benim yaptığım filmler hikaye anlatan, kurmaca filmler. Bu yüzden oyuncu filmin başarısında en önemli etkenlerden biridir. Benim için ışık kadar, diyalog ya da kamera kullanımı kadar önemlidir. Hikayeyi taşıyan, seyirciyi ikna eden unsurdur. Ayrıca filmin ticari manada geleceği açısından da çok önemli. Oyuncu seçimleri filmlere göre farklılık gösterebiliyor. Bazı filmlerde yapımcı, oyuncu seçiminde ağırlıklı söz sahibi olabiliyor. Bazısında, daha çok küçük bütçeli işlerimde; tek karar verici ben oluyorum. Bazı senaryoları aklımda tek bir oyuncuyu düşünerek yazdım. Sonuçta onunla çalışma imkanı buldum. Bazısında ise bir çok alternatif arasından oyuncu seçmek söz konusu oldu. Sofra Sırları için yıllar içinde çok farklı adaylarla görüştük. Senaryodaki değişikliklere bağlı olarak oyuncu seçimlerimiz de değişti. Demet Evgar son seçimlerimizden biriydi. Ama en başında aklıma gelmediği için kendime şimdi çok kızıyorum. Hayal ettiğimden de iyi bir Neslihan oldu. 

Filmi henüz izlemeyenler için Sofra Sırları, gizemli ve aynı zamanda komik bir hikaye, özgün bir tarzla ele alınmış. Başrol oyuncusu Demet Evgar’ın filmi izlemek isteyenlere bir tavsiyesini de söylemeden geçmeyelim. Evgar’a göre; filmde öyle iştah açıcı görseller var ki filmin mutlaka tok karınla izlenmesi gerekiyor.

Dilara Büşra Arıkan

Saraybosna’da Medya ve İnovasyon kampı