Cemre Yeşil Gönenli
“Olagelmek” pek çok şeydir ama önce “olmaya” sonra da “gelmeye” dairdir. Hem bir varış hem de terk ediş hakkındandır. Geçmişe, şimdiye ve geleceğe sımsıkı bağlıdır. Ayrıca içinde bir bekleyiş de vardır, farkında olunsun ya da olunmasın. Olagelmek, değişimin ağırlığını yüklenmiştir ve bu yüzden hayat hem çok güzel hem de sancılıdır. Karşılığında, her birimiz bedenlerimizde ve ruhlarımızda değişimin izlerini taşırız. Bu bir başkalaşım sürecidir ve çok sayıda soruyu beraberinde getirir. Olagelmek, biyolojik, kimyasal, evrimsel, psikolojik, fiziksel, felsefi, toplumsal, politik, kişisel ve disiplinlerarasıdır. Tuhaf olan şu ki; olagelmek hayatımız henüz başlamamışken zaten orada yerini almıştır. Daha kendimiz olmadan “olagelmişizdir”. Dikkate alınması gereken bir başka şey de farkındalık ve olagelmek arasındaki ilişkidir. Annemizin karnında geçen zamanı, hatta hayatımızın ilk 3-4 yılını hatırlamıyor olmamızın bir nedeni olsa gerek. Olagelmenin muazzam sırları, hayatın gerçek mahiyetini perdeler ve belki de olagelmenin kesintisiz hali sayesinde aklımızı koruruz.
Olagelmek sihirlidir ve mucizelerle doludur. Nasıl var oluyoruz ve ortaya bir nitelikle; bir bebek, bir bitki, bir sanatçı, bir çocuk, bir ergen, bir eşcinsel, bir çift, bir savaşçı ya da bir anne olarak çıkmamızı sağlayan nedir? Sergi bu soruların tümünü yanıtlamaya kalkışmıyor; ancak Daire Sanat’ın odalarını dolduran fotoğraflar kesinlikle “olagelmenin” hazzıyla dolup taşıyor. Sergi, yaş, cinsiyet rolleri, sorumluluk, aşk, cinsellik, politika, kültür ve doğa gibi meselelere uğrayarak, değişimin farklı evreleri boyunca bir yolculuk sunuyor.
Sergideki işlerin tümü büyümek fikriyle, onun hem hazzı hem de çilesiyle çok yakından ilgili. İşlerin her biri tek başına yükselirken, aynı zamanda birbirinin gücüyle sarmalanıp bir diğerini daha büyük anlamlara terfi ettiriyor ve daha fazla olasılık yaratıyor. Sergi aynı zamanda “bir fotoğrafçı olagelmenin” sancılarını da, hem çok genç fotoğrafçılara hem de dikkate değer işler üretmiş bazı çağdaş fotoğrafçılara birlikte yer vererek hafifletmeyi deniyor. Sergi mekânındaki her oda, görünürlüğün ve görünmezliğin zorluklarını da kucaklıyor. Bu sergi, “olagelmenin” resimlerinden ve “resimlerin” olagelmesinden ibaret bir öyküdür.
Sanatçı-küratör Cemre Yeşil Gönenli için bu sergi geleceğe yollanmış bir mektuptur. Gönenli, kendi olagelişinin neşesi ve gizemi hakkında fotografik bir tefekkür gerçekleştirebilmek için bir mekân ve zaman yaratma ve her birimizi kendi olagelişimiz hakkında derin düşünceye davet eden bu serginin küratörü olarak nasıl “çare” bulacağını öğrenme çabası içindedir.